6 Ağustos 2011 Cumartesi

'Gelenek bozuldu’ diyenlere tarih dersi


ORGENERAL Hayri Kıvrıkoğlu’nun, Orgeneral Aslan Güner’den daha kıdemsiz olmasına rağmen Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na getirilmesi bazı çevrelerce “Gelenek bozuldu” diye eleştiriliyor. Ben de tebessüm ile karşılıyorum bu eleştirileri.


Hafızası zayıf bir toplumuz, bu olayda bir kez daha ortaya çıkan bir gerçek bu. O nedenle bir hatırlatma yapacağım.
Şu anda eleştirilen konu, Org. Kıvrıkoğlu ve Org. Güner’in geçmiş terfilerindeki sıralamanın dikkate alınmamış olması.
Her iki subay da 2008’deki YAŞ’ta orgeneral oldular. Güner birinci sırada, Kıvrıkoğlu ikinci sırada terfi etmiş.
Korgeneralliğe terfilerinde de benzer bir durum var. 2004 YAŞ’ında korgeneralliğe terfi ederlerken Güner birinci,Kıvrıkoğlu 4. sırada yer almış.
Bu tabloya bakınca Org. Güner’in daha kıdemli olduğu görülüyor. Eleştiriler de bundan kaynaklanıyor, “Daha kıdemliolan geride kaldı, gelenek bozuldu” diye!
Oysa benzer bir durum Bülent Ecevit’in başbakanlığı döneminde de yaşandı.
Ve “geleneklerin bozulmasını” isteyen de doğrudan doğruya ordunun en üst yöneticisiydi, zamanın GenelkurmayBaşkanı idi.
Orgeneral Hilmi Özkök’ün Genelkurmay Başkanı olduğu 2002 yılındaki YAŞ’ta Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na kıdemiitibarıyla Orgeneral Edip Başer’in getirilmesi bekleniyordu. Başer ve Yalman 1998’deki YAŞ’ta orgeneralliğe birlikteterfi etmişlerdi. Başer birinci, Yalman ikinci sırada terfi etmişti. Üstelik Yalman Jandarma Genel Komutanı’ydı ki,Jandarma’dan Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na geçiş de teamülde rastlanan bir durum değildi.
O sırada görevi devretmekte olan Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu ile dönemin Başbakanı Bülent Ecevitarasında yapılan anlaşmayla teamülün dışına çıkılarak Başer değil kıdemde ikinci sıradaki Aytaç Yalman KaraKuvvetleri’ne getirildi.
Sonradan yapılan açıklamalarda, Özkök-Başer ikilisinin irtica ile mücadelede yetersiz kalacağı, Yalman’ın Özkök’ünyanına “kontrol amaçlı” yerleştirildiği ortaya çıktı.  Oysa Özkök, Başer ile çalışmak istiyordu ve bütün hazırlıklarınıona göre yapmıştı.
Başer’in emekli edilmesinin ordunun tepesindeki dengeleri nasıl değiştirip, etkilediğini hep birlikte yaşadık.
Bugün generallerin tutuklanmasına, yargılanmasına yol açan olaylar o dönemdeki altüst oluşun da bir sonucudur.
Gördüğünüz gibi teamül ilk kez bozulmuyor! Bizzat askerin kendisi de gerekli gördüğünde o geleneği yoksayabiliyor.
Sensiz olmaz, sensiz olmaz!
ASLINA bakarsanız “Türkiye’nin gündemi” denen şeyden uzaktayım. İnternet ve cep telefonu yüzünden kopmamaolanak da yok, zaten işim de bu ama yine de uzaklaşmaya çabalıyorum.
İki gündür şehrin kalabalığının ve gürültüsünün dışındayım. Önce Bodrum’a geldim, buradan da denize açıldım.
Denizin üzerinde ne yapılır? Tembellik ve laklak!
Stoacılara göre mutluluğun formülü elimde yani. Karnımı doyuracak kadar yemek, üşümeyecek kadar giysi, güneştepişmememi sağlayacak bir tente ve oturup uzun uzun sohbet edecek arkadaşlar!
Dün oturup Türk pop müziğinde en iyi aşk şarkısını kimin yazdığını tartıştık mesela.
Fikir muhtelif, birçok aday var. Bir ortak fikir oluşturamadık, zaten birleşip bir karar da vermemiz gerekmiyordu!
Benim düşünceme göre en iyi aşk şarkısı Bülent Ortaçgil’in yazdığı ve birçok ses sanatçısının yorumladığı “SensizOlmaz”.
Bu yorumlar içinde bana en çok dokunanın da Müslüm Gürses’e ait olduğunu da belirteyim.
Şarkının sözlerini aktarayım önce:
“Bu sabah yalnız uyandım / Sensiz olmaz, sensiz olmaz / Tanıdık kokular yok / Sensiz olmaz / Kahvaltım anlamsızdı/ Sensiz olmaz, sensiz olmaz / İlk sigaram bile tatsızdı / Sensiz olmaz.”
“Anlaşılan alışmışım / Sensiz olmaz, sensiz olmaz / Bir verdiysem iki almışım / Sensiz olmaz.”
“Aşk bir dengesizlik işi / Sensiz olmaz, sensiz olmaz / Dengeye dönüşen bir sevgi / Sensiz olmaz.”
“Yine kendi kendime sormadan duramadım / Niye seni böyle istiyorum diye bulamadım.”
“Yalnızlık zor, sokaklar çıkmaz / Sensiz olmaz, sensiz olmaz / Hep tekdüze, her şey dümdüz /
Sensiz olmaz.”
“Anlamak çözmeye yetmez / Sensiz olmaz, sensiz olmaz / Biraz telaşlı, huzursuz / Sensiz olmaz.”
“Gece gelmiş, yatağım boş / Sensiz olmaz, sensiz olmaz / Sen uzaktasın, ben uzanmış/ Sensiz olmaz.”
İnternette bazı sitelerde bu şarkının videosu da var, değişik sanatçıların yorumuyla seslendirilmiş hali de. Bir dinlemenizi öneririm, bakalım bana hak verecek misiniz?
Aşkın bin türlü tarifi var. Bu da normal, insan yaşamının en fırtınalı geçen dönemi üzerine çok şey söylenmiş, çokyorum yapılmış olması doğal bir durum.
Birisine “Sensiz olmaz” diyebiliyorsanız ve bu hayatınızın en küçük detayı için bile söylenebiliyorsa işte o zaman ona aşk denmeli diye düşünüyorum.
Onsuz yaptığınız her şeyde bir eksiklik, bir acılık varsa, en büyük zevklerinizden bile tat alamıyorsanız, âşıksınızderim.
İşin en tuhafı böyle bir şey hissettiğiniz insana yapışık yaşamanız gerekirken, şu ya da bu nedenle uzakkalabiliyorsunuz.
Onun da şarkısını yapmışlar gerçi. Sıla söylüyor: “Acısa da öldürmez” diye.
Evet, belki öldürmüyor ama o öyle bir acı ki, yaşamda ne tat bırakıyor, ne de tuz!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder